Mumiyo Nedir ?
Bilimsel Araştırmalar ile Ortaya Konan Mumiyo’nun Biyolojik Etkinliği
Bu yazıda, dağların gözyaşı olarak da bilinen Mumiyo’nun (Şilajit) geleneksel tıbbının kökeni, türleri, bileşimi ve kullanım alanları hakkında günümüzde preklinik ve klinik kullanıma yönelik çalışmalar ile oluşturulmuş bilgiler ve buradan gelen modern bilimsel bulgular bulacaksınız.
Mumiyo (Şilajit) Nedir?
Geleneksel Hint tıbbı başta olmak üzere birçok kültürde 3000 yılı aşkın süredir bilinen ve yüzyıllardır geleneksel tedavilerin bir parçası olarak kullanılan Mumiyo, şilajit (shilajit) olarak da yaygın şekilde bilinir. Özellikle Himalayalar, Hindukuş, Pamirler ve Urallar gibi dağlık bölgelerde, 1000 ila 5000 metre yükseklikteki kayaların köklerinden yaz aylarında çıkan birçok organik ve inorganik maddeden oluşan doğal bir üründür.
Şilajit, shilajit, silajit, silaras adrija, giriya, asfalt, mineral pitch veya momio olarak da bilinen Mumiyo; Ayurveda, Siddha ve Unani gibi geleneksel tıp sistemlerinde binlerce yıldır kullanılmaktadır ve bir sıvı sızımı yani bir eksüdasyondur. Rengi soluk kahverengiden kahverengi-siyaha değişen yoğunluktadır. Mumiyo, Hindistan Yarımadası'ndaki Himalaya sıradağlarının ve Afganistan'daki (Hindikuş, Badakh-Shan), Avustralya'daki (Kuzey Pollock Sıradağları) ve eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri’ndeki (Tien-shan, Pamirs, Kafkasya) diğer sıradağların kaya katmanlarında meydana gelir. Özellikle yazın kaya sıcaklıkları yükseldiğinde sızar ve bu 1000-5000 metrelik dağ sıralarının dik yamaçlarının kaya yüzeylerinden küçük miktarlarda toplanır. Mumiyo, kaya köklerinde (rizosfer) oluşur ve organik hümik maddeler ile bitki ve mikrobiyal metabolitlerinin karmaşık bir karışımıdır.
Geleneksel Hint tıbbında kullanımı çok eskilere dayanan Mumiyo, eski Hint tıp metinlerinde önemli bir yer tutmaktadır. Öyle ki Mumiyo yardımı ile tedavi edilemeyecek hiçbir hastalık yoktur ifadesi bu metinlerde kendine yer bulmuştur. Elbette bu abartılı bir beklentidir ama son 20-25 yılda yapılan bilimsel çalışmalar Mumiyo’nun çeşitli hastalıkların tedavisinde çok etkili olabileceğini göstermiştir.
Mumiyo'nun (Şilajit) Kökeni, Türleri ve Bileşimi
Şu anda Mumiyo'nun kökenini açıklayan üç güçlü teori vardır: Biyolojik, jeolojik ve biyomineralojik. Biyolojik teoriye göre Mumiyo, belirli fizikokimyasal koşullar altında bitki kalıntılarının ve hayvan dışkısının biyolojik döngüsünün bir ürünüdür. Bu teorinin aksine, jeolojik teori, Mumiyo’nun jeolojik süreçlerin bir ürünü olduğunu iddia eder. Son olarak, biyomineralojik teoriye göre, sıvı Mumiyoprekürlerin minerallerle mekanik kontaminasyonu Mumiyo’nun oluşumuna yol açar. Ayurveda'ya göre Mumiyo bir bitki ya da hayvan ürünü değil, sıcak bölgelerde kayalardan sızan bir mineral zifttir.
Mumiyo'nun iki farklı türü vardır. Birincisi yarı katı kıvamda, kahverengi-siyah renkte, çam kozalağı benzeri bir kokuda ve acı bir tada sahip olan Gomuthira Mumiyo, diğeri ise beyaz renkte ve kafur kokulu Karpura Mumiyo. Gomuthira Mumiyo, içerdiği metal cevherinin cinsine göre dört gruba ayrılır:
Altın cevheri, Gümüş cevheri, Bakır cevheri ve Demir cevheri.
Mumiyo’nin tam kimyasal yapısını anlamak için kapsamlı araştırmalar yapılmıştır. Sonuçta Mumiyo’nin esas olarak humus (% 60-80) ve bunun yanında fulvik asit, 3,4 benzokumarinler, adipik asit, albuminoidler, aminoasitler, aromatik karboksilik asitler, B1 ve B12 gibi vitaminler, benzoik asit, dibenzo-α-piron- kromoproteinler, dibenzo-α-pironlar, ellajik asit, esansiyel yağlar, fenolik lipitler, hippurik asit, iktamol (karayağ), karotenoidler, indigoidler gibi renkli maddeler, mumlu maddeler, reçine, sakız, sitrik asit ve oksalik asit gibi organik asitler, sterol, süksinik asit, triterpenler, yağ asitleri ile diğer organik komponentlerden oluştuğu tespit edilmiştir.
Çalışmalar, Mumiyo’nun doğal formunun sıklıkla mikotoksinler, ağır metaller ve polimerik kinonlar gibi zararlı maddelerle kontamine olabileceğini göstermiştir. Bu nedenle eski metinlerde de belirtildiği gibi Mumiyo kullanılmadan önce saflaştırılmalıdır.
Mumiyo’nun bileşimi, yerleşik bitki türleri, kayanın jeolojik yapısı, bölgesel sıcaklık profili, nem ve rakım gibi birçok faktörden etkilenir. Örneğin, Hindistan'ın Kumoan bölgesinden gelen Mumiyo’nun Nepal, Pakistan ve Rusya'dan gelen Mumiyo’nınden daha yüksek fulvik asit içeriğine sahip olduğu bulundu (sırasıyla %21.4, %15.4, %15.5 ve %19.0).
Farklı ülkelerden Hindistan (Kumoan) için 6.2, Nepal (Dolpa) için 7.5 ve bu, Rusya (Tien-Shan) ve Pakistan (Peşaver) olarak karşılaştırıldığında Mumiyo’nun %1'lik sulu çözeltilerinin pH'ı da, humus bileşenleri de farklıdır.
Mumiyo’nun ana fizyolojik etkisinin, aktif bileşikler için taşıyıcı moleküller olan biyoaktif dibenzo-alfa-pironların yanı sıra fulvik ve hümik asitlerin varlığından kaynaklandığı bilinmektedir.
Mumiyo'nun Geleneksel Tıpta Kullanımı
Mumiyo birçok ülkede geleneksel tıbbın bir parçası olarak kullanılmaktadır ve bazıları modern bilimsel araştırmalarla doğrulanan çok sayıda terapötik özelliği kaydedilmiştir.
Ayurveda, Siddha ve Unani tıbbı gibi Hint geleneksel tıp metinlerine göre mumiyo, dahili olarak kullanıldığında güçlü müshil, balgam söktürücü, idrar söktürücü, immünomodülatör, litotriptik ve antihipertansif etkilere ve harici olarak kullanıldığında antiseptik, analjezik ve mikrop öldürücü etkilere sahiptir. Bu metinlere göre splenomegali, epilepsi, sinir bozuklukları, kronik bronşit ve anemi için de reçete edilebilir ve afrodizyak etkisi vardır. Ödem, hemoroid, obezite ve iştahsızlık tedavisinde faydalıdır. Süt ile tatbik edildiğinde, diabetes mellitusta terapötik bir etkiye sahiptir. Ayurveda'ya göre Mumiyo’nun gençleştirici etkisi vardır. Commiphora wightii (Guggul) ile birlikte kullanıldığında kemik kırıklarına yardımcı olur. Bu durumda nasır oluşumunu teşvik ettiğine inanılır. Aynı formülasyon osteoartrit ve spondilit tedavisinde de kullanılmaktadır.
İbn-i Sina, El-Kanun fi't-Tıb (Canon Medicinae) adlı kitabında mumiyo'nun tümörleri ve sivilceleri yok etme özelliklerinden bahseder.
Mumiyo'nun Sağlık Yararları ve Klinik Çalışmalar
Mumiyo’nun eski metinlerde yazan özellikleri hakkında pek çok araştırma yapılmıştır. Pek çok yönden de Mumiyo’nun sağlığa etkileri halen araştırılmaktadır. Bu özellikleri maddeler halinde sıralarsak;
1) Mumiyo'nun Antioksidan Özellikleri ve Etkileri Vardır
Mumiyo, antioksidan, antimikrobiyal, antiinflamatuar, anti-stres, anti-anksiyete ve yenileyici etkilere sahip olduğu araştırmalarda gösterilmiştir.
Serbest radikallere karşı koruyucu etki gösteren antioksidanların önemi büyüktür. Antioksidanlar, serbest radikalleri nötralize ederek veya onların hücre bileşenlerine zarar vermesini önleyerek çalışır. Mumiyo üzerine yapılan bir araştırma, işlenmiş Mumiyo'nun serbast radikaller olarak bilinen sülfit anyonlarını, hidroksil ve nitrik oksit radikallerini nötralize etme yeteneğini inceledi. Çalışma, Mumiyo içeren ve içermeyen örneklerde serbest radikallerle kimyasal polimerizasyon seviyelerini ölçtü. İşlenmiş Mumiyo, metil metakrilatı hidroksil radikalleri tarafından tetiklenen polimerizasyondan neredeyse tamamen korudu ve serbest sülfit radikalleri tarafından tetiklenen metil metakrilat polimerizasyonunu önemli ölçüde azalttı. Mumiyo, serbest nitrik oksit radikallerini etkili bir şekilde temizledi. Mumiyo’nun antioksidan etkisi doza bağımlıdır. Daha yüksek konsantrasyonlarda Mumiyo’nun serbest radikallere karşı koruyucu etkisi de artar.
Başka bir çalışmada Mumiyo’nun fare karaciğer homojenatlarında lipit peroksidasyonu ve glutatyon içeriği üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Mumiyo’nun doza bağımlı bir şekilde hücre zarını bozan lipid peroksidasyonunu, DNA bozulmasında etkili olan lüminal hidroperoksidi (CHP) ve ADP /Fe++ kompleksi oluşumunu azalttığı ettiği bulundu.
2) Mumiyo'nun Antiromatizmal Etkileri Vardır
Başka bir çalışmada, Mumiyo’nun antioksidan ve anti-artritik özellikleri laboratuvar deneyinde araştırılmıştır. Mumiyo’nun antioksidan özellikleri, radikal yakalama, lipid peroksidasyon inhibisyonu ve indirgeme gücü gibi 3 in vitro parametre ile ve anti-artritik etki, proteinaz inhibisyonu ile değerlendirildi. Basit ve yaygın olarak kullanılan bir yöntem olan radikalin rengini mordan sarıya çevirme kabiliyetine göre Mumiyo’nun radikal aktivitesi değerlendirildiğinde, doza bağlı olarak askorbik asit benzeri etki gösterdiği görülmüştür. Yine Mumiyo’nun hücresel yapılar bozulduğunda ortaya çıkan malondialdehit (MDA) seviyelerinde önemli bir azalmaya neden olduğu ve hücresi bozulması olarak adlandırılan lipid peroksidasyonunu önlediği bulundu. Bu değerler, bileşiğin antioksidan potansiyelini yansıtır. Bu nedenle, Mumiyo ekstraktlarının, artan Mumiyo’nin konsantrasyonu ile artan zararlı bileşikleri önemli ölçüde azaltma kapasitesine sahip olduğu doğrulandı. Son olarak, Mumiyo özütünün, Mumiyosuz kontrol grubuyla karşılaştırıldığında, bir proteinaz inhibitörü olarak, yani bir enzime bağlanarak ve etkinliğini azaltarak, önemli ve doza bağımlı olarak anti-artritik (anti-romatizmal) etkiye sahip olduğu ortaya kondu.
3) Mumiyonun Şeker Hastalığına Olumlu Etkileri Vardır
Başka bir klinik çalışmada, alloksan ile şeker hastalığı oluşturulmuş farelere Mumiyot içeren poliherbal formülasyon uygulandı.
Mumiyo almamış deneklerin pankreatik doku örnekleri incelendiğinde, diyabetik farelerde katalaz (CAT) ve glutatyon peroksidaz (GPX) gibi antioksidan enzimlerin aktivitelerinin azaldığı ve hücre bozulması yani lipid peroksidasyonunun arttığı bulundu.
Diyabette bu antioksidan enzim aktivitelerinin azalması iyi bir durum değildir. Bu özellikle katalaz (CAT) ve glutatyon peroksidaz (GPX) gibi önemli antioksidan enzimler için geçerlidir.
Ancak 300 ve 600 mg/kg dozunda Mumiyo içeren poliherbal formülasyon verilen farelerde CAT ve GPX düzeylerinin arttığı, hücre bozulması lipid peroksidasyonunun azaldığı gözlendi. Bu çalışmanın sonuçları laboratuvar koşullarında Mumiyo’nun şeker hastalığı (şeker hastalığı) üzerinde önemli ölçüde faydalı etkisi olduğu sonucuna varılarak değerlendirilmiştir.
Erkek albino farlerde oluşan bir başka deneyde deney gruplarından ikisine diyabet başlangıcından itibaren 28 gün süreyle 50 ve 100 mg/kg/gün Mumiyo kürleri verildi. Daha sonra hiperkolesterolemi ve SOD aktivitesi ölçüldü. Streptozosinin giderek artan şekilde yüksek kolesterol ürettiği ve ayrıca giderek artan şekilde baskılanmış pankreatik adacık hücreleri SOD'si olduğu gözlendi.
Öte yandan, Mumiyo’nun normal farelerde 50 ve 100 mg/kg dozlarında kan şekeri seviyeleri üzerinde hiçbir etkisi olmadı, ancak özellikle yüksek dozlarda, on dördüncü günden itibaren STZ'nin neden olduğu yüksek kolestrol (hiperglisemiyi) önemli ölçüde azalttı. Benzer şekilde, Mumiyo hem 50 hem de 100 mg/kg p.o. dozları, özellikle 14. günden sonra, STZ'nin neden olduğu SOD aktivitesindeki düşüşü tersine çevirdi ve etki yine düşük dozlarda önemsizdi. Böylece, Mumiyo’nun hem serbest radikal birikimini hem de STZ kaynaklı beta hücre hasarını önlediği gösterilmiştir.
Başka bir çalışmada alloksan ile albino farelerde diyabet tetiklendikten sonra ve bu diyabetik fareler 4 hafta boyunca oral olarak 50, 100 ve 200 mg/kg/gün Mumiyo’nin ile tedavi edilmiştir. Mumiyo’nin ile tedavi edilen diyabetik farelarda tüm dozlarda kan glukoz seviyelerinde önemli azalmalar gözlendi ve maksimum azalma 100 mg/kg'da oldu. Toplam kolesterol ve trigliserit düzeylerinde de benzer bir tablo görüldü. Yine, iyi kolesterol ve HDL seviyeleri, 100 mg/kg tedavi grubunda maksimum artışla, tüm dozlarda önemli ölçüde arttı.
4) Mumiyo Kronik Yorgunluğa Karşı Olumlu Etkilere Sahiptir
Mumiyo’nun kronik yorgunluğa iyi geldiğine dair bulgular başka bir çalışmada klinik olarak araştırılmıştır. Kronik yorgunluk sendromu oluşturmak için fareler üzerinde yirmi bir gün boyunca günde on beş dakika yüzmeye zorlanarak yapılan bu çalışmada, Mumiyo'nun kompleks enzimlerin aktivitelerini stabilize ettiği ve kronik yorgunluk sendromu semptomlarını önlediği bulundu. Mumiyo, nitrik oksit konsantrasyonu (NO), lipid peroksidasyonu, süperoksit dismutaz (SOD) ve CAT aktiviteleri yoluyla kronik yorgunluk sendromunun neden olduğu mitokondriyal oksidatif stresi tersine çevirdi.
Mitokondriyal SOD, NO ve lipid peroksidasyon ürünleri, stres grubunda kontrol grubuyla karşılaştırıldığında önemli ölçüde artarken, Mumiyo tüm dozlarda bu değişiklikleri önemli ölçüde azalttı. Mitokondriyal CAT aktivitesi de kontrol grubuyla karşılaştırıldığında stres grubunda önemli ölçüde azaldı, ancak Mumiyo bu stres kaynaklı değişiklikleri doza bağlı bir şekilde tersine çevirdi.
5) Mumiyo’nun Mide Ülserlerine Olumlu Etkileri Vardır
Başka bir çalışmada, 100 mg/kg ranitidin ve 600 mg/kg Mumiyo ile 14 gün boyunca ağızdan tedavi edilen farelar, on dördüncü günde etanol ile mide ülseri üretti. Farklı bölgelerden Mumiyo özlerinin etanolün neden olduğu mide ülseri üzerindeki etkisini araştırdılar. Gastrik ülserin sonuçlarından biri olan ve hücre bozulması, lipid peroksidasyonunu gösteren tiyobarbitürik asit ürünlerinin (TBAR'lar), tedavi edilen gruplarda tedavi edilmeyen ülser grubuna kıyasla önemli ölçüde azaldığını bulmuşlardır. Ayrıca doku CAT aktivitesinin tedavi edilen tüm gruplarda tedavi edilmeyen ülser grubuna göre önemli ölçüde arttığı ve bu artışın özellikle Hindistan ve Al-Jouf'tan gelen Mumiyolarda ranitidin'e göre daha yüksek olduğu bulundu. Son olarak, tedavi edilen tüm gruplarda doku SOD aktivitesi ve glutatyon (GSH) seviyeleri, tedavi edilmeyen ülser grubuna kıyasla önemli ölçüde arttı ve bu artış, Rus Mumiyoi hariç tüm Mumiyo gruplarında ranitidin ile karşılaştırıldığında daha yüksekti.
Başka bir çalışmada Mumiyo’nin karbonhidrat/protein oranını düşürerek ve mukus bariyerini artırarak mide ülseri indeksini düşürdüğü bulunmuştur.
6) Mumiyo Vitamin Düzeylerini Artırır
Başka bir bilimsel çalışmada ise 30 sağlıklı gönüllüden oluşan bir gruba 45 gün boyunca günde 2 gr Mumiyo oral yoldan verilmiş ve bu süre sonunda denekler kan lipid profili ve antioksidan göstergeler açısından incelenmiştir. Deney sonunda Mumiyo’nun kan lipit profilini olumlu yönde değiştirdiği bulundu. Ayrıca Mumiyo’nun kandaki SOD, E vitamini ve C vitamini düzeylerini önemli ölçüde artırdığını bulmuşlardır.
7) Mumiyo’nun Kalbi Koruyucu Etkisi Vardır
Başka bir akademik grup, Mumiyo’nun üzerine yapılan bir çalışma ile izoproterenolün (ISO) ile kalp yetmezliğine neden olabilen kardiyotoksisite tetiklenen farelerde Mumiyo’nun kalp koruyucu etkisini araştırdı. Çalışmada 91 gün boyunca 250 ve 500 mg/kg dozlarında oral olarak uygulanan Mumiyo ile ön tedavinin 85 mg/kg ISO ile indüklenen kardiyak nekroz üzerindeki etkisi araştırıldı. Hem serumda hem de miyokardiyal homojenatlarda (doku örnekleri) birçok oksidatif gösterge ölçüldü. Yalnızca ISO verilen hayvanlarda önemli miyokardiyal nekroz, belirli enzimlerin serum seviyelerinde önemli bir artış ve endojen antioksidanlarda önemli bir azalma gözlemlenirken, Mumiyo alan farelerde Mumiyo’nun önemli bir kalp koruyucu olduğu gösterildi.
ISO ile birlikte 250 ve 500 mg/kg Mumiyo alan gruplarda serum kardiyak enzim aktiviteleri, yalnızca ISO alan gruptan önemli ölçüde daha düşüktü. Özellikle, 500 mg/kg tedavi grubunda lipid peroksidasyonu önemli ölçüde azaldı ve indirgenmiş glutatyon önemli ölçüde arttı. Kalpteki enzimler ve indirgenmiş glutatyon, ISO grubunda kontrol grubuna göre önemli ölçüde azalırken, LHP ve LPO düzeylerinde kontrol grubuna göre anlamlı artış görüldü. Buna karşılık, Mumiyo ile ön muamele, tüm bu ISO kaynaklı değişikliklerde önemli farklılıklar gösterdi.
Çalışmanın sonucu, Mumiyo’nun kardiyoprotektif etkisinin muhtemelen endojen antioksidanların artışından kaynaklandığı ve bu şekilde hücre bozulması, lipid peroksidasyonunu önlediği sonucuna varıldı.
8) Mumiyo, Yüksek Kolesterol Seviyelerinin Dengelenmesinde Olumlu Rol Oynar
Çeşitli terapötik etkileri tartışan birçok çalışma, Mumiyo'nun kan lipid profili üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğunu, toplam kolesterol ve trigliserit düzeylerini düşürdüğünü ve HDL kolesterol düzeylerini yükselttiğini göstermiştir.
Başka bir çalışma, kolesterol açısından yoğun (hiperlipidemik) bir diyetle beslenen albino farelerde Mumiyo ve simvastatinin etkinliğini karşılaştırdı. Sekiz hafta boyunca hiperlipidemik bir diyet ve bu süre zarfında Mumiyo ve simvastatin ile tedavi edilen farelarda, bu iki grubun karşılaştırılması, sekiz haftanın sonunda toplam kolesterol ve trigliserit düzeylerinde bir fark göstermedi, yani Mumiyo, simvastatin kadar etkiliydi. toplam kolesterol ve trigliserit düzeylerini düşürmek. İyi kolesterol olarak adlandırılan HDL seviyeleri karşılaştırıldığında, kontrol grubuna kıyasla Mumiyo grubunda HDL seviyelerinin önemli ölçüde arttığı bulundu; ancak simvastatin, Mumiyo ve simvastatin grupları karşılaştırıldığında HDL düzeylerini artırmada daha etkiliydi. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında Mumiyo ve simvastatin gruplarında LDL seviyelerinde de önemli bir düşüş vardı; bununla birlikte, simvastatinin kötü kolesterol olarak bilinen LDL düzeylerini düşürmede daha etkili olduğu kanıtlanmıştır.
Başka bir çalışmada, yüksek lipidli bir diyetle (hiperlipidemi) kolesterol seviyeleri yükselen farelerde Mumiyo içeren kumbhajatu'nun kolesterol düşürücü (antihiperlipidemik) ve antioksidan etkileri araştırıldı. Bu amaçla, kolesterol düzeyi yüksek olan farelere 250 ve 500 mg/kg dozlarında 6 gün süreyle oral olarak Kumbhajatu verildi. Bu süre sonunda karaciğer hücre doku örneklerinde plazma lipid profili ve SOD ve CAT aktiviteleri ile lipid artışı sonucu bozulma derecesi (lipit peroksidasyonu) GSH ve MDA formu üzerinden ölçüldü.
Sonuç olarak, Mumiyo formülasyonunun her iki dozda da plazma lipid profilinde önemli bir iyileşmeye neden olduğu ve CAT, SOD, GSH ve yüksek yoğunluklu lipoprotein-c (HDL-c) konsantrasyonlarını arttırdığı bulundu. Öte yandan MDA, kolesterol, trigliserit, düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) ve çok düşük yoğunluklu lipoprotein (VLDL) düzeylerinde önemli düşüşler gözlendi.
9) Mumiyo Kısırlığa Karşı Yüksek Etkinliğe Sahiptir
Mumiyo'nun hem erkek hem kadın kısırlığı üzerindeki etkisi de detaylı olarak incelenmiştir;
90 günlük bir çalışmada, günde iki kez 100 mg/kg işlenmiş mumiyo alan kısır hastalarda MDA seviyeleri incelenmiştir. MDA (malondialdehit), vücuttaki oksidatif stresin göstergesi olarak kullanılan bir bileşiktir. Hücre zarları serbest radikaller tarafından oksitlendiğinde oluşan bir üründür. MDA, lipid peroksidasyonu sonucu oluşan zararlı oksidatif etkilere neden olur.
Yüksek MDA seviyeleri genellikle vücudun aşırı oksidatif strese girdiğinin bir işaretidir. Bu, hücresel hasara, iltihaplanmaya ve bir dizi sağlık sorununa yol açabilir. Özellikle infertilite ile ilgili olarak, bazı çalışmalar yüksek MDA düzeylerinin hem erkeklerde hem de kadınlarda infertiliteye yol açabileceğini göstermiştir. Erkeklerde aşırı oksidatif stres, sperm kalitesini ve hareketliliğini etkileyebilecek şekilde sperm DNA'sına zarar verebilir. Kadınlarda yüksek MDA seviyeleri normal yumurtalık fonksiyonuna müdahale edebilir ve yumurtlama sorunlarına yol açabilir. Bu çalışmada Mumiyo, çalışma süresinin sonunda sperm MDA seviyelerinde önemli bir düşüş gösterdi.
10) Mumiyo Doğurganlığı Olumlu Yönde Etkiler
Doğurganlığı artıran bir ajan olarak Mumiyo'nun faydalarını araştıran bir başka çalışmada, 7 haftalık dişi ve erkek farelere 6 haftalık oral Mumiyo kürü verildi. Sonuç olarak Mumiyo'nun spermatogenezde doza bağlı artışa neden olduğu, testis dokusunun histopatolojik incelemesinde ise herhangi bir değişikliğe neden olmadığı tespit edildi. Ayrıca Mumiyo’nun dişi farelerde yumurta (oosit) oluşumunu ve farklılaşmasını uyardığı, diestruyu önemli ölçüde kısalttığı ve ovulasyon sıklığını arttırdığı bulunmuştur.
11) Mumiyo’nun Sperm Sayısını Ve Hareketliliğini Güçlü Bir Şekilde Yükselttiği Gösterilmiştir
Başka bir çalışma, işlenmiş Mumiyo’nun oligospermik hastalarda (normal sperm sayısından daha düşük sperme sahip olma) spermatojenik aktivitesini araştırmıştır. Bu amaçla, seminal sıvıda sperm sayısı 20 milyon/1 ml'den az olan 35 infertil erkek çalışmaya alındı ve hastalara 90 gün boyunca günde iki kez 100 mg işlenmiş Mumiyo tablet verildi. Mumiyo’nun yutulmasından sonra spermiogram değerlendirildiğinde, toplam sperm sayısının önemli ölçüde arttığı (%61,4), enflamatuar ve epitel hücrelerinin önemli ölçüde azaldığı (sırasıyla %55,5 ve %81,1), sperm motilitesinin arttığı ve yüzdesinin arttığı bulundu. 90 gün sonunda normal sperm %18.9 arttı. Öte yandan spermatogenez için çok önemli olan testosteron, luteinizan hormon (LH) ve folikül stimüle edici hormon (FSH) gibi biyokimyasal belirteçler değerlendirildiğinde serum testosteron ve FSH düzeylerinin anlamlı olarak arttığı, serumda ise LH seviyeleri önemli ölçüde değişmedi.
12) Mumiyo Kronik Stresle Savaşır
Mumiyo ile yapılan başka bir klinik çalışmada Mumiyo'nun diyabetik hastalarda antioksidan etkisi gösterilmiştir. Mumiyo kürü yaşları 31 ile 70 arasında değişen, her iki cinsiyetten 61 diyabetik hastaya 30 gün süreyle uygulandı. Mumiyo tedavisi, tedavi öncesi yüksek seviyeler ile karşılaştırıldığında, MDA seviyeleri önemli ölçüde azaldı ve CAT seviyeleri önemli ölçüde arttı. Mumiyo’nun antioksidan özellikleri, dibenzo-alfa-pironların ve fulvik asidin varlığına bağlanabilir. Dibenzo alfa-pironların ve dibenzo alfa-piron kromoproteinlerin, kronik stresin neden olduğu oksidatif stres üzerindeki etkileri, fare beyninin frontal korteksinde ve striatumunda tespit edildi.
13) Mumiyo, Alzheimer Ve Parkinson Gibi Hastalıkları Önlemeye Yardımcı Olur
Alzheimer hastalığı, amiloid-β içeren hücre dışı plakları ve hücre içi tau proteini yumaklarını içeren nörodejeneratif bir hastalıktır. Çözünür peptitlerin veya oligomerlerin çözünmez fibrillere dönüştürülmesi, bu topaklanma ve nörodejeneratif süreç için ana olaydır. Günümüzde birçok tedavi stratejisi, tau filamentlerinin oluşumunu önlemeyi veya oluşmuş olanları eritmeyi amaçlamaktadır. Fulvik asidin in vitro olarak tau proteini fibrillerinin uzunluğunu ve morfolojisini değiştirerek tau proteini kümelenmesini önlediği ve oluşan fibrillerin uzunluğunu kısaltarak ve hidrofobik bir seviyede hareket ederek bunları çözdüğü gösterilmiştir.
Öte yandan, antioksidan enzimlerin azalması yaşlanma süreci ile ilişkilidir. Bu enzimlerin beynin belirli bölgelerindeki aktivitelerinin azalmasının, Alzheimer ve Parkinson hastalıkları gibi nörodejeneratif hastalıkların etiyolojik faktörü olabileceğine inanılmaktadır. Mumiyo’nun antioksidan özelliklerinin bu hastalıkların nedenleriyle savaşmaya yardımcı olduğu düşünülmektedir.
14) Mumiyo Ülser Ve İltihaba Karşı Etki Gösterir
Başka bir çalışmada Mumiyo örneklerinin ülser skoru ve lezyon alanı gibi parametreleri önemli ölçüde azalttığı ve bu iki tip mumiyonun ödem ve lökositlerin yayılmasını engellediği gösterilmiştir. Bu çalışmada, araştırmacılar, tüm Mumiyo kökenlerinin farelarda etanolün neden olduğu ülserler üzerinde değişen derecelerde hipolipidemik, antioksidan, anti-ülser ve onarıcı etkilere sahip olduğunu ve Mumiyo’nun, özellikle Al-Jouf ve Indian'ın anti-ülser etkilerinin olduğunu bulmuşlardır.
Mumiyo’nun üç iltihaplanma biçimi için de iltihap önleyici potansiyele sahip olduğu gösterilmiştir: akut, subakut ve kronik. 1990 yılında, alglerden elde edilen ve önemli miktarda selüloz içeren bir gıda katkı maddesi (E 407) ile farelerin arka ayaklarında oluşturulan ödemi ortadan kaldırmak için Mumiyo’nun 50 mg/kg doz uygulanmasının ödem önleyici ilaçlarla kıyaslanabilir kadar başarılı olduğu gösterilmiştir.
15) Mumiyo Bağışıklığı Güçlendirir
İmmünomodülatör aktivite, bir ilacın veya tedavinin bağışıklık sistemini modüle etme, yani düzenleme yeteneğidir. İmmünomodülatörler, bağışıklık tepkisini güçlendirebilir veya zayıflatabilir, bağışıklık sistemi hücrelerinin aktivitesini değiştirebilir ve hatta bağışıklık sisteminin belirli bir yolu üzerinde spesifik bir etkiye sahip olabilir.
Mumiyo’nun immünomodülatör etkisini ölçmek için yapılan bir çalışmada, farelere sadece 10 mg/kg verildi. İlk 5 gün günde iki kez morfin ve 0.1 ve 1 mg/kg Mumiyo, 6. ve 10. günlerde ilgili gruplara morfin ile eş zamanlı olarak uygulandı. Deney boyunca sadece morfin verilen farelerde morfinin analjezik etkisine karşı toleransın deney sonunda geliştiğini, oysa aynı anda Mumiyo verilen deneklerde tolerans gelişiminin önemli ölçüde daha düşük olduğunu gösterdiler. İmmün sistem ile merkezi sinir sistemi arasında çift yönlü bir etkileşim olduğu hipotezini destekleyen çalışmalar ışığında, Mumiyo’nun immünomodülatör özelliğinin morfinin analjezik etkisine toleransı önlemede rol oynayabileceği vurgulanmalıdır.
Mumiyo'nun farmakolojik aktivitesini borçlu olduğu önemli bileşenlerinden biri fulvik asittir. Çeşitli fulvik asit ekstraktlarının tamamlayıcı etkisini araştırdıkları bir çalışmada, bağışıklık için antijen-antikor tahlillerinin kullanıldığı in vitro testlerde, tüm fulvik asit fraksiyonlarının bağışıklık sistemi üzerinde doza bağlı olarak güçlü bir etkiye sahip olduğu in vitro olarak bulunmuştur.
Mumiyo’nun bu aktivasyonunun kaynağının, lenfositlerin litik potansiyeli üzerinde destekleyici bir etkiye sahip olduğu bulundu ve T hücresi aracılı sitotoksisite ile gösterildi. Mumiyo ile işlenmiş lenfositlerin krom-51 (Cr-51) ile işaretlenmiş tümör hücreleri üzerindeki litik etkisi kanıt olarak gösterildi. Küçük miktarlarda dibenzo-alfa-pironlar ve fulvik asitli 3,8,-dihidroksidibenzo-alfa-pironlar, denek başına 400 ug'lik bir dozda ve i.p. Diyet takviyesi olarak uygulanan Ehrlich, Mumiyo bileşenlerinin asidik tümör hücrelerinin çoğalmasını azaltma etkisinin bağışıklık sisteminin düzenlenmesi yoluyla olduğu düşünülmektedir.
Başka bir çalışma, Mumiyo’nin farelerde immünomodülatör etkilerini plasebo grubuyla karşılaştırarak inceledi. Bunu yapmak için Mumiyo’nin ve plasebo uygulamasından önce ve sonra lökosit aktivitesini gözlemlediler. Mumiyo’nun lökosit aktivitesini hem doza bağlı bir şekilde hem de maruz kalma süresiyle doğru orantılı olarak arttırdığı sonucuna vardılar. Mumiyo ve bileşenleri, tümörü olan hayvanlarda tümör gelişiminin erken ve geç evrelerinde yararlı beyaz kan hücrelerinin (peritoneal makrofajlar ve aktive edilmiş splenositler) ölü ve zararlı hücrelerle değişen derecelerde savaşmasına neden olur.
16) Mumiyo Beyin Sağlığını Destekler
Başka bir beyin sağlığı çalışması, mumiyo'nun fare beynindeki monoamin seviyeleri üzerindeki etkisini inceledi. Bu çalışma, 25 ve 50 mg/kg dozlarında 5 gün süreyle uygulanan Mumiyo'nun, fare beyin dokusunda 5-hidroksitriptamin ve 5-hidroksiindolasetik asit düzeylerini önemli ölçüde azaltırken, dopamin, norepinefrin ve bunların metabolitlerinin düzeylerini artırdığını göstermiştir. Nörotransmitter seviyelerindeki bu değişiklikler artmış ve patojenlere karşı uzun süreli immün aktiviteye (humoral immünite) benzer seviyeler bulunmuştur.
17) Mumiyo, HIV Virüsüne Karşı Anti-HIV Özelliği Gösterir
Mumiyo'nun HIV virüsüne karşı etkinliği üzerine yapılan bir in vitro çalışmada, Mumiyo'nun ilk olarak viral ters transkriptazı (RT) azaltarak ve ikinci olarak gp120 ve CD4 etkileşimini önleyerek anti-HIV aktivitesine sahip olduğu bulundu.
Mumiyo, bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği ile insan immün yetmezlik virüsünün (HIV) geleneksel tedavisinde tamamlayıcı bir rol oynayabilir. Tek başına antiretroviral tedavi (ART) alan grupla karşılaştırıldığında, ek tedavi alan grup ART'ye hem klinik hem de biyokimyasal olarak daha iyi yanıt verdi. Mumiyo'nun ART'deki en önemli sorun olan direnç gelişimini azalttığı ve tedavi sonuçlarını olumlu yönde etkilediği gösterilmiştir.
18) Mumiyo’nun Alerji Tedavisinde Olumlu Etkileri Kanıtlanmıştır
Mumiyo ve ana aktif bileşenleri olan fulvik asit, 4-metoksi-6-karbometoksibifenil ve 3,8-dihidroksi-dibenzo-alfa-pironun, mast hücrelerinin zararlı uyaranlara karşı degranülasyonu ve degradasyonu üzerindeki etkileri incelenmiştir.
Mast hücre degranülasyonu, alerjik reaksiyonlar ve astım gibi hastalıkların semptomlarına neden olur. Örneğin, histamin kan damarlarının genişlemesine ve kaşıntı, kızarıklık ve şişme gibi alerjik reaksiyon semptomlarına neden olabilir. Proteazlar, astım semptomlarına katkıda bulunabilen doku yeniden şekillenmesine ve hava yolu daralmasına neden olabilir.
Mumiyo ve aktif bileşenleri, hassas mast hücrelerinin antijen kaynaklı degranülasyonunu önemli ölçüde azalttı, hassaslaştırılmış kobay ileumunun antijen kaynaklı spazmını azalttı ve mast hücrelerinden histamin salınımına neden olan madde 48/80 kaynaklı mast hücre degranülasyonunu önledi. Bu çalışmada Mumiyo’nun antialerjik özellikleri fulvik asit ile gösterilmiştir.
19) Mumiyo’nun Öğrenme, Hafıza Ve Kaygı Üzerinde Olumlu Etkileri Vardır
Kronik yorgunluk sendromu çalışmasında, mumienin kaygı sırasında ortaya çıkan davranış biçimini olumlu yönde etkilediği bildirilmiştir. 21 günlük mumienin tedavisi (25, 50 ve 100 mg/kg doz) ile özellikle 14. ve 21. günlerde yüzme stresinden kaynaklanan hareketsizlik süresindeki artış anlamlı olarak azaldı. İndüklenen korku ile kısalan tırmanma evreleri de 21. günde ve tüm dozlarda önemli bir artış gösterdi.
Mumiyo’nun öğrenme ve hafıza işlevleri üzerindeki etkisini değerlendirmek için farelerde yapılan başka bir çalışmada, farelerin aktif kaçınma, labirent ve boş alan davranışları incelenmiştir. İşlenmiş Mumiyosinin öğrenme ve hafıza fonksiyonlarını iyileştirdiği, işlenmemiş Mumiyosinin ise her iki fonksiyonda düzensiz tepkilere yol açtığı bulundu. İşlenmiş Mumiyosinin doz-yanıt eğrisi, bilişsel işlevleri iyileştiren diğer ajanlara benzerdi. Yine işlenmiş Mumiyolar 25-50 mg/kg yüksek dozlarda, açık alan davranış testinde önemli bir sakinleştirici (anksiyete giderici) etki gösterdi. Önceki çalışmaların gözden geçirilmesi, Mumiyo’nun bağışıklık sistemi ile merkezi sinir sistemi arasındaki iletişimi iyileştirerek kaygı giderici bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir.
Biyokimyasal çalışmalar, Mumiyo ile kısa süreli tedavinin fare beynindeki monoaminler ve monoamin metabolitlerinin seviyeleri üzerinde önemli bir etkisinin olmadığını göstermiştir. Ancak 5 günden uzun süren Mumiyo tedavisinin fare beynindeki 5-hidroksi-indol asetik asit konsantrasyonunu azalttığı ancak dopamin, homovalinik asit ve 3,4-dihidroksifenil asetik asit konsantrasyonlarını artırdığı gösterildi. Çalışmalar, Mumiyo’nun hafıza fonksiyonunu arttırıcı ve antianksiyete etkilerinin, 5-hidroksitriptamin döngüsündeki azalmaya ve dopaminerjik aktivitedeki artışa bağlı olduğunu göstermiştir.
Mumiyo’nun Dozajı Ve Güvenlik Profili Üzerine Çalışmalar
2012 yılında yapılan bir araştırma, 91 gün boyunca günde 500, 2500 ve 5000 mg/kg oral dozlar verilen farelerde Mumiyo’nun kronik toksisitesini inceledi. Gruplar arasında serum demir düzeylerinde fark yoktu. Organ demir düzeyleri 5000 mg/kg grubunun sadece karaciğer dokusunda kontrol grubuna göre daha yüksekti. Organ ağırlıkları karşılaştırıldığında, Mumiyo uygulanan grupların hiçbirinde kalp, akciğer, karaciğer, böbrek, dalak, mide, bağırsak, testis ve yumurtalıkta herhangi bir atrofi veya hipertrofi belirtisi gözlenmedi. Histolojik olarak, yüksek doz grubunda karaciğer konjesyonu ve hepatositlerin bağırsak villuslarında dejenerasyonu ve füzyonu dışında diğer organlar normal bir görünüm sergilemiştir.
Mumiyo’nin'in güvenlik profili de sperm etkinlik çalışmasında değerlendirildi. Bu çalışmada, 90 gün boyunca günde 200 mg Mumiyo’nin uygulanan infertil erkek hastalarda serum üre, ürik asit, serum bilirubin, total protein, serum globulin, SGPT, SGOT ve alkalin fosfataz düzeylerinde sistemik toksisiteye işaret edebilecek anlamlı bir değişiklik gözlenmedi. günler. Sadece Mumiyo'nun kolesterol düşürücü (hipoglisemik) etkisi nedeniyle açlık kan şekerinde önemli bir düşüş gözlenmiş ve serum kreatinin düzeyindeki önemli düşüş, Mumiyo'nun böbrek profilinde değişiklik olmadığı şeklinde yorumlanmıştır.
Bilimsel Çalışmalarda Mumiyo Hakkında Aşağıdaki Özet Sonuçlar Çıkarılmıştır
Kahverengiden siyaha kadar değişen renkte humusça zengin bir madde olan Mumiyo, yaklaşık 3000 yıldır birçok ülkenin geleneksel tıp sisteminde kullanılmaktadır. Ayurveda, Sidhha ve Unani gibi geleneksel tıp sistemleri Mumiyote'yi övse de, bu metinlerde Mumiyo'ya atfedilen abartılı özelliklerin birçoğu bilimsel olarak kanıtlanmamıştır. Bununla birlikte, bugüne kadar yapılan çalışmalar, Mumiyote'nin antioksidan, antidiyabetik, immünomodülatör, antihiperlipidemik gibi terapötik etkilerini ve bilişsel işlevler üzerinde olumlu etkilerini göstermiştir. Bununla birlikte, mumiyote bileşenlerinin yapısını, fizikokimyasal özelliklerini ve terapötik etkinliğini tam olarak aydınlatmak için daha ileri klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.
Kaynak: Geçmişten Günümüze Şilajit’in Terapötik Kullanımı: Derleme